Aileler, yakınlarını katleden devletten hesap sordu

Yakınları devlet tarafından kaybedilen veya katledilenler Amed, Cizre, Batman, Yüksekova ve İzmir'de eylemlerine devam etti

Yakınları devlet tarafından kaybedilen veya katledilenler uğrayanlar Amed, Cizre, Batman, Yüksekova ve İzmir'de eylemlerine devam etti. Cinayetlerden doğrudan devletin sorumlu olduğunu belirten aileler, mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi. Eylemlerde, hükümete ait 'İç Güvenlik Paketi' ile katliam yetkisi verildiğine de dikkat çekildi.

AMED

İHD ve kayıp yakınlarının “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 320’ncisi Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde düzenlendi. “Onlar bir gece ansızın evlerinden alındılar ve bir daha geri dönmediler” yazılı dev pankartın açıldığı eyleme, İHD Amed Şubesi yönetici ve üyeleri, Mezopotamya Yakınlarını Kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, insan hakları aktivistleri ve kayıp yakınları katıldı. Eylemde, 28 Mart 2006 tarihinde Amed ve Kuzey Kürdistan genelindeki toplumsal gösterilere yönelik gerçekleştirilen polis saldırısı sonucu katledilen 7'si çocuk 13 kişi anıldı. 

Eylemde konuşan İHD Yönetim Kurulu Üyesi Muhterem Süren, 28 Mart olaylarında yaşamını yitirenlere yönelik yargının görevini yerine getirmediğini söyledi. Yaşamını yitiren kişilerden sadece Mahsum Mızrak ve Enes Ata için faillere yönelik dava açıldığına dikkat çeken Süren, "Bu davalarda kamuoyunun gözü önünde delillerin karartılması, faillerin korunması ile devam etmektedir. Geçen haftada bir duruşmamız vardı. Biz faillerin tutuklanmasını talebinde bulunduk, ancak failler bir kez daha korundu ve talebimiz reddedildi" dedi.

Polisin şiddet ve işkencede dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olaylara ilişkin açıklamalarından güç aldığını ifade eden Süren, “Polisler bu sözlerden güç alarak yurttaşlarımızın yaşam hakkını ihlal etti. 'Güvenlik paketi' ile de güvenlik güçlerine yasal olarak insanları katletme yetkisi verildi” diye ekledi.

28 Mart olaylarında yaşamını yitiren Tarık Atakkaya’nın ağabeyi Adil Atakkaya  ise “Katillerin bulunması hepimizin ortak amacıdır. Katillerin başı, emri veren bellidir. Biz bedel ödedik, her zaman ödemeye de hazırız. Şehitler ölmez” ifadelerini kullandı.

CİZRE

Şırnak'ın Cizre ilçesinde Sanat Sokağı'nda bir araya gelen Dayikên Şemiyê, 327'nci oturma eylemini gerçekleştirdi. Cizre Belediyesi eş başkanları, sivil toplum örgütü temsilcilerinin de destek verdiği eylemde,1994 yılında Cizre'nin Çağlayan (Şaxê) köyünde savaş uçakları ile yapılan bombardıman sonucu yaşamını yitiren Leyla İregür ve eşi Ahmet Geran, Selamet İregür ve 4 aylık bebeğin hikayesi anlatıldı.

Kızı Leyla İregür'ün hikâyesini anlatan Anne Hatice İregür, kızının vurulduğu sırada hamile olduğunu söyleyerek şunları ifade etti: "Eşi Ahmet Geran ile birlikte kendi hallerinde yaşayan insanlardı. Gelinim Selamet İregür, kızımın evine misafir gitmişti. Daha adını bile koymadığımız 4 aylık bebeği de yanındaydı. Devletin savaş uçakları evin üstüne bombalar yağdırdı. Evde bulunan 4 kişiyi katletti. Bizleri devlet öldürdü. Daha kundaktaki küçük çocukları bile devlet katletti. Ailemi yok etti. Kıyamete kadar davamın takipçisi olacağım. Devlet çocuklarımı ve torunlarımı katletti."

İregür, çocuklarının mezarlarını bugüne kadar sadece bir defa ziyaret edebildiklerini belirterek, "Devlet bizi köylerimizden etti. Cenazelerimiz ortada kaldı. Yıllardır boş yere katledilen masum insanlarımızın mezarlarını bile ziyaret edemiyoruz" dedi.

BATMAN

İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları, Gülistan Caddesi'nde 320. kez bir araya gelerek, kayıpların bulunmasını ve faillerin yargılanmasını istedi.

İHD Batman Şubesi Üyesi İlyas Tarım, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da binlerce kişinin gözaltında kaybedildiğini, "faili meçhul" cinayetlere uğradığını ve devletin failleri bilmesine rağmen yargılamadığını belirtti.

Yapılan konuşmaların ardından Tov isimli tiyatro grubu, kayıp yakınlarının mücadelesini anlatan tiyatro gösterimi sundu.

YÜKSEKOVA

Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde İHD ve kayıp yakınları Sanat Sokağı'nda bir araya geldi.

İHD Yüksekova Temsilcisi Muhyettin Ünal, cezaevlerindeki ağır hasta tutsakların durumuna dikkat çekti. 

Eylemde, 24 Mart 2008 tarihinde ilçedeki Newroz kutlamalarına saldıran polisin katlettiği Fahrettin Şedal'ın hikayesini oğlu Barış Şedal şöyle anlattı: "Babam öldürüldükten birkaç gün sonra polisler evimize geldi. Anneme davacı olmaması için birkaç defa açık çek vermeye çalıştılar, ama annem kabul etmedi. Annem polislere 'Siz öldürdünüz. Sonuna kadar eşimin failleri bulununcaya kadar mücadele edeceğim' dedi. Bizler Yüksekova Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunduk. Ama katiller bulunmadı. Biz bunun üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurduk. Davamız AİHM devam etmektedir. Biz ailesi olarak davacımızı sonuna kadar takipçisi olacağımıza söz veriyoruz."

İZMİR

İHD İzmir Şubesi de gözaltında kaybedilen ve "faili meçhul" cinayetlere uğrayanlar için Konak Eski Sümerbank önünde basın açıklaması yaptı.

1995 yılında gözaltına alındıktan sonra kaybedilen cenazesi Kimsesizler Mezarlığı'nda bulunan Hasan Ocak'ın faillerinin sorulduğu eylemde, "Kayıplar belli failller nerede?" pankartı ile gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı.

Eylemde konuşan İHD İzmir Şube Sekreteri Caner Canlı, Ocak'ın, gözaltına alınmasının ardından Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldüğünü ve burada başında Bayram Kartal'ın olduğu "TİM 3" tarafından işkenceyle sorgulandığını belirtti. Uzun süre Ocak'ı arayan ailesi, arkadaşları ve İHD'nin, tüm resmi kurumlardan olumsuz cevap aldığını aktaran Canlı, günlerce süren arayışın sonunda Ocak'ın ağır işkence izlerini taşıyan bedenine, Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'nda ulaşıldığını anlattı. Canlı, Ocak'ın dosyasının evrensel hukukun gereği olarak, "İnsanlığa karşı işlenen suçlar" kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, "Soruşturma olayın tam olarak nasıl meydana geldiğinin belirlenmesini, sorumluların tespit edilmesini ve cezalandırılmasını sağlayacak etkinlikte olmalıdır. Sorumlular yargılanmalıdır" dedi.