'DAİŞ’i destekleyenlerin paraları İsviçre bankalarında'

'DAİŞ’i destekleyenlerin paraları İsviçre bankalarında'

İsviçre Sosyalist Parti (SP) kongresine, Kobanê direnişi ve DAİŞ çetelerinin halklara yönelik yaptığı katliamlar damgasını vurdu. Parti merkez yürütme kurulu, belli güçler tarafından var edilen DAİŞ çetelerine yönelik basta İsviçre olmak üzere bütün uluslararası güçlerin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirme çağrısında bulundu.

Her yıl düzenlenen İsviçre Sosyalist Parti Delegeler Kongresine bu yıl Kürtlerin DAİŞ çetelerine yönelik verdiği mücadele damgasını vurdu. İsviçre İçişleri Bakanı Alain Berset, parti milletvekillerinin tamamı ve parti delege üyelerinin katıldığı kongre Basel’e bağlı Liestal kentinde gerçekleşti. İsviçre hükümetinin ve partinin genel politikalarının tartışıldığı kongrede özellikle İsviçre hükümetinin bölgede yaşanan savaşın neresinde olduğu ve DAİŞ’i destekleyen ülkelerle ekonomik ve askeri işbirliklerinin neler olduğu üzerinde duruldu.

İSVİÇRE ROLÜNÜ KABUL ETSİN

Bölgede ve özellikle Kobanê de yaşananlara yönelik çözüm geliştirmek amaçlı Parti Merkez Yönetim Kurulu tarafından öneri amaçlı bir açıklama yapıldı. Sunulan bu öneride DAİŞ çetelerinin gerek kullandığı silahlar gerek savaştığı bölge olarak büyük bir tehdit olduğu ifade edilirken, İsviçre’nin bölgede yaşanan trajedideki rolünü kabul etmesi istendi. DAİŞ kendiliğinden ortaya çıkmadığının belirtildiği açıklamada, Türkiye, Sudi Arabistan, Irak ve Suriye’nin bölgedeki düşmanlarına yönelik kullanmak amacıyla DAİŞ’in desteklendiğinin altı çizildi.

‘İNSAN HAKLARI İÇİN MÜCADELE EDEN KÜRTLER SAVUNMASIZ’

DAİŞ’in kullandığı silahların doğrudan olarak bu dört ülkenin silahları olduğu ifade edilirken dolaylı olarak ise bu silahların asil sahiplerinin basta İsviçre olmak üzere bu ülkelerle silah ticareti yapan ülkelerin olduğu ifade edildi. DAİŞ çetelerinin elindeki bu silahlarla bölgede insan hakları için mücadele eden Kürtlere yönelik savaştığı da hatırlatılan açıklamada Kürtlerin bu çeteye yönelik savunmasız bırakılmak istendiği ifade edildi.

TÜRKİYE KENDİ HALKLARI NEZDİNDE MEŞRUİYETİNİ YİTİRMİŞTİR

Bölgedeki sınırların içinde İsviçre’nin de olduğu emperyaliste güçler tarafından çizildiğinin de aktarıldığı açıklamada, bu sınırların halklar nezdinde artık hiç bir geçerliliğinin kalmadığı söylendi. Bu sınırları kendi çıkarları doğrultusunda korumak isteyen ve bu amaçla DAİŞ’i destekleyen başta Türkiye olmak üzere Körfez ülkelerinin kendi halkları nezdinde bir meşrutiyetinin kalmadığı vurgulanırken, çizilen bu sınırların ortadan kaldırılarak bölgede yaşanan adaletsizliğe karşı bölgeye demokrasinin getirmenin zamanı olduğu ifade edildi.

Bölgede yaşananlara yönelik kimsenin bir projesinin olmadığı ifade edilirken, bölge devletlerine orada yasayan halkların kendilerini korumak amaçlı inşa ettikleri sistemi tanımaları için baskı yapılması gerektiği belirtildi.

İSVİÇRE KENDİ POLİTİKASIYLA YAŞANAN SAVAŞTAN SORUMLUDUR

İsviçre’nin Ortadoğu’da önemli bir aktör olduğunun ve yaşanan her türlü olayda önemli bir role sahip olduğuna dikkat çekilirken, İsviçre’nin basta Türkiye olmak üzere DAİŞ’i destekleyen ülkelerle bire bir silah ticareti içerisinde olduğu aktarıldı. İsviçre’nin Türkiye’ye 2009 – 2013 yılları arasında 800 milyon Franklık savaş malzemesi sattığının özellikle belirtildi. İsviçre’nin Türkiye ile tüm askeri antlaşmalarını kesmesi gerektiği vurgulanırken, MİT gibi şaibeli istihbarat örgütüyle bir ilişki içerisinde olmasının kabul edilemez olduğu vurgulandı.  

DAİŞ’İ DESTEKLEYEN ÜLKELERİN PARALARI İSVİÇRE BANKALARINDA

DAİŞ’i destekleyen ülkelerden Türkiye ve Körfez ülkelerinin paralarının İsviçre banklarında olduğuna dikkat çekilirken, bu paralarla bölgede savunmasız halkların katledildiği söylendi. İsviçre’nin savaş ortaklığına neden olan politikalardan bir an önce vazgeçmeye çağrılırken bölgede insani hakları için Mücadele veren Kürtlere yönelik destek sunulması gerekliliği vurgulandı.

İsviçre’nin Türkiye ile olan ilişkileri gereği Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından başlatılan barış sürecin geliştirilmesi yönünde rolünü oynaması gerektiği istenirken Kobanê yaşananlara yönelik BM’nin daha aktif rol oynaması için hükümetin BM ile doğrudan temas halinde olması gerektiği belirtildi.